Basın Bildirisi
 
 
Yaşamı boyunca inandığı davasından hiç taviz vermeden, çilehanelerden devlete uzanan hayat çizgisinde her zaman Devletin tekliğini, bütünlüğünü, birliğini savunan; sevgi ve cesaretle İnsan, Vatan, Bayrak ve Ezan söylemini hiç terk etmeyen bir İman-Abidesi olan yiğit insan, Alperenlerin Lideri, Merhum Liderimiz Sayın Muhsin YAZICIOĞLU elim bir olay neticesinde 25 Mart 2009 tarihinde şehit olmuştur.
 
Gelecek nesillere referans olacak merhum Liderimiz, Peygamber efendimizin yaşamını kendisine örnek edinmiş, inandığı değerler uğruna mücadele eden, milli ve manevi değerleri öne çıkartarak devamlı dürüst ve dik durmuştur. Her zaman İnsan haklarını, Hukukun üstünlüğünü, Demokrasiyi savunmuştur. Türk düşüncesini İslam’la örtüştüren yol haritasını çizmiştir. Hayatın içinden bizim dik duran başımızdı, O adam gibi adamdı.
 
Merhum Şehit Genel Başkanımız Sayın Muhsin YAZICIOĞLU ve 5 arkadaşımızın hayatını kaybettiği Helikopter olayı ile ilgili kurulan Meclis araştırma komisyonu bu zamana kadar bir takım çalışmalar yaptı.
 
Ancak bugüne dek yapılan çalışmalar Olay´da ki karmaşıklığı gidermek bir yana dursun, daha da karmaşık hale getirdi.
 
Helikopterdeki muhabirin telefon konuşmaları, açıklanan / yayınlanandan ibaret olmadığını bizler bugün itibari ile bilmekteyiz. Helikopterde bulunanlar başka telefon numaraları ile defalarca konuşmalar yapılmıştır. Bu kadar çok ararsanız, bu telefonlara erişimi engellemiş olursunuz. Bunun asıl sebebi birilerinin Pilot, Muhabir ve Başkana ulaşılmasını engellemeye çalışması olarak akıllara gelmektedir.
 
Genel Başkanımızın telefonu helikopter havalanır havalanmaz NTV santralinden her 5 saniyede bir aranmaya başlandı. Saat 14:36’dan itibaren başlayan aramalar, olay anına kadar sürüyor. Genel Başkanımızın telefonu tam 139 defa aranıyor. NTV santralinden olay sonrası aranan bir başka isim olan BBP Sivas İl Başkanı Erhan Üstündağ’ın telefonu da saat 15:00’te helikopter havadayken 33 saniye içerisinde tam 4 kez aranıyor.
 
Olay´dan hemen sonra Kayseri Valisi ‘Kurtarma ekipleri olay yerine ulaştı, Sayın Yazıcıoğlu yaralı, şuuru açık Hastaneye götürülüyor’ dedi. Kayseri Valisi´ne bu bilgi nerden geldi? Neden böyle bir açıklama yaptı? Herkes aramayı bıraksın diye mi?!
 
Kayseri Valisi’nin ilk açıklamasını duyuran da NTV olmuştur. NTV bu işle yakından ilgilidir.
Anadolu Ajansı 8 gün sonra Valiye ilgili haberin resmi makamlardan kesin teyit almadıkları gerekçesiyle geri çekti. 8 gün neden bekledi?
 
Devlette kimse bu işin üzerine fazla gitmek istemiyor; kamuoyunda birileri bu işin üzerini kapatıyor intibası var. Yetkilileri göreve çağırıyoruz.
 
Yüksek teknolojiye rağmen enkaz 48 saat sonra bulunabildi. Üstelik köylüler buldu. İlk gün GSM şirketinin verdiği koordinatlara rağmen niçin enkaza ulaşılamadı? 3. gün seyyar baz istasyonu kuruldu. Bu işlem neden ilk gün yapılmadı? Yoksa hayatta kalanların da donarak ölmesini mi beklediler ki herşey ortaya çıkmasın diye? Neden enkazı bulan köylülerin cep telefonlarına el kondu?
 
Türk hava sahasında rotasız ve izinsiz kimse uçamaz. Rotası belliyse uçuş süresinden kaza yerinin bilinmesi gerekirdi. Rota değiştirdiyse pilot bunun için izin aldı mı???
 
Büyük Devlet, her vatandaşının hakkını her yerde koruyan ve arayan devlettir ! Bu arada Meclisi de şerefli bir üyesi Merhum Şehit Muhsin YAZICIOĞLU’nun hakkını aramaya davet ediyoruz.
Erdemli ve şerefli bürokrat, namuslu ve dürüst siyasetçi sahip olduğu yetkilerin sorumluluğu altında tir titreyen fakat ezilmeyen, korkmayandır. Ya devlet başa ya kuzgun leşe kararlığında olandır. Milletin kılına zarar gelmesini başını ortaya koyma pahasına engelleyendir. Haysiyetsiz yaşamaktansa onurlu ölmeyi göze alabilendir. Kendisine emanet edilen makam ve mevkilere ihanet etmeden, görev ihmali olduğunu fark ettiği anda çekip gidebilendir !
Birileri eğer bu dosyanın kapatılmasını bekliyorsa bilsinler ki tam “kapandı” dediklerinde yeni bir belge, yeni bir bilgi, yeni bir tanık ortaya çıkacaktır!
 
O halde son bir kere ve bütün bir kararlılıkla T.C. Devleti’ni, TBMM’yi, Hükümeti, Sivil Havacılık Kurumunu, Yargıyı ve olayla ilişkili bütün Kurum ve Kuruluşları sadece göreve değil hesap vermeye ve de ihmal ve sorumluluğu bulunan bürokratları, sivilleri ortaya çıkmaya çağırıyoruz.
 
Ulaştırma Bakanlığı bu işim birinci derecede sorumlusudur. Belge ve bilgiler kendilerindedir. Ulaştırma Bakanı, Sivil Havacılık Genel Müdürü, Devlet Hava Meydanları Genel Müdürlüğü ellerindeki belge ve bilgileri yargıya teslim etmelerini ve gerçekleri kamuoyuna açıklamasını istiyoruz.
 
 
Avrupa Türk Birliği Genel Merkezi

DAĞDAN İNEN HAİNLERE DAVUL ZURNA 

-BASIN AÇIKLAMASI-

                Ülkemiz ve ülke gündemi, son günlerde gelişen hadiselere kilitlenmiştir. Açılım söylemlerinin icraata dönüşmesiyle oluşan tepkiler milletimizce dikkatle takip edilmektedir. AKP hükümeti dağdakilere imtiyazlar tanıyıp doğu ile batı arasında kapanması zor bir psikolojik harp başlatmıştır. Türk Milleti tarihinde görmediği bir iktidar gafletiyle yüz yüze gelmiştir.

                Kürt meselesi diye ortaya çıkarılan siyasi sorunda iktidar, parti menfaatini ülke menfaatine değiştirmiş, ben yaparım olur anlayışıyla milletimizi germiştir. Hükümet artık şunu anlamalıdır ki bu ülkede milletimizin milli ve yerli duygularını çiğneyerek hiçbir şey yapamaz ve yapamayacaktır.

                Adli Mercileri açılıma alet eden iktidar, teröristi himaye altına alarak AKP zırhıyla koruma yoluna gitmiştir. Mahkemeler bağımsız olmalı, Yalnızca devletin bekasına hizmet etmelidir. Teröristlere özel mahkemeler kurulması teröre bulaşmış olmanın iktidar tarafından mükâfatlandırıldığının bir göstergesi midir?

                Bakanların başı daha önceleri bebek katiline “sayın” demişti. “askerlik yan gelip yatma yeri değildir” demişti. Şehitlerimize “kelle” demişti, şimdide dağdaki teröristlerin savaş kazanan bir kahraman edasıyla karşılanmasına müsaade ederek, milletimizin ve devletimizin bekası için şehit düşenleri incitmiş, vatan için çarpan yürekleri yaralamıştır.

                İktidarın hainlere karşı göstermiş olduğu hoşgörülü yaklaşım, teröristlerin hamiliğine soyunan  DTP’ninde iştahını kabartmıştır. Her fırsatta askere ve polise karşı ne bulursa saldıran, memleketimizin bütün fertlerini kışkırtarak savaş borazanlığı yapan DTP unutmamalıdır ki, en az dağda gezen terörist sayısı kadar, bu memleketi böldürtmemek için can verecek vatan evlatları vardır.

                DTP’ye bir daha o görüntüleri görmek istemiyoruz diyen iktidar iki yüzlülük yapmadan, hukuki zeminde bu soytarılığı cezalandırması gerekir. Medya önünde her fırsatta şikayet mekanizması gibi davranan iktidar,  cezalandırıcı yönünü bölücülere karşı kullanmamıştır.

                AKP iktidarı daha ne kadar DTP’yle aynı yolda gidecektir, milletimizin iktidara vermiş olduğu yetkiyi hainlere hoşgörü olarak kullanması, hem iktidarı hem de bölücüleri siyaset çöplüğüne gönderecektir.

                Kendi şehidinin ailesini, kendi gazisini, vatanseverini ve devlete sadakatle bağlı gençlerini devletten soğutacak bütün unsurlar tarih önünde perişan olacaklardır.

                Şehit analarını ağlatan siyasi iktidarın bu kirli yoldan dönmesi şarttır. Yoksa tarihin altın sayfalarına en kara yazılarla hain yazdıracak bir hadise iktidarı da iktidarın destekçilerini de ezip bitirecektir.

                Niyetimiz odur ki iktidar içerisinde bulunduğu durumun farkına varır ve ülkeyi bu kargaşa ortamından uzaklaştırır. Akacak her kanın sorumlusu bu saatten sonra iktidardır.

                Kürtler ile Türklerin kardeşliği ve bebek katili pkknin kalleşliği aşikar iken, yıllarca hainlikle hayatını tüketmiş soytarıların kahramanlaşmasını içimize sindiremiyoruz. Bunun siyasi iktidarın müsahamakar davranışları sayesinde gerçekleştirilmesini ise şairin şu sözleriyle kınıyoruz…

 

“Cümle şehit yakınlarının boynu hep bükük
Vatanı candan çok sevene reva mı bu yük?
Ettiğiniz bu kötülük millete de o kadar büyük
Bunun adı Cephede Mehmet’e ihanet”

               

ALPEREN OCAKLARI GENEL MERKEZİ