ALMANYA’NIN ETNİK AZINLIĞI

       Ben babamın yanındayım

       Babam benim ülkemde

       Babam gurbette

       Ben ülkemde

       Babam benim memleketimde yabancı

       Ben onun memleketinde

 

                                        Bir yer arıyoruz

                                        Birlikte yaşayacağımız

                                        İkimizinde yabancı olmayacağı

                                        Bir yurt arıyoruz

                                                                        .................

       Bir milyonu 25 yaşın altında 2,7 milyon Türk nüfusu her yıl yaklaşık 150 bin artıyor. Her meslekten yetişmiş binlerce akademisyen, doktor, avukat, mühendis, ekonomist, öğretmen, işadamı dikkate alınırsa Almanya’nın kazancı anlaşılır. Bunlardan uluslararası rekabette faydalanabilir. Almanca, İngilizce ve Türkçe yardımıyla 250 milyonluk Türk ve 1,5 milyarlık İslam Alemine ulaşabilirler.

        1961 yılında Zonguldak’tan okur, yazarlığı olan 30 yaşını geçmemiş, güç-kuvvet, boy-pos yerinde en az bir yıl maden işciliği tecrübesi olan 200 Türk, Maden Muhendisi Nihat Kafkaslı tarafından Duisburg’a getirildi. Almanların birinci olan kazmacısı günde en çok 12 metre kazarken, Türkler 18 metre kazmaya başladılar. Bunu duyan bütün firmalar italya yerine, Türkiye’den işçi getirmeye başladılar.

        Türklerin gözünde Almanya:<<Dinine Lanet, parası iyi olan devletti.>> Yönü geriye dönmeyen göçümüz böyle başladı, başladı da Türkiye’nin azınlık ve göç deneyimi yoktu. Yüzyıllardır hakim konumda yaşamıştı. Türkiye’deki azınlıkların (Ermeniler, Rumlar) yaşadığı deneyimi hiç yaşamamişti. Yıllarca insan fazlalığını dışarıya atmış, kendi çocuklarına göz-kulak olamamış, kendi evlatlarına kötü muamelede bulunan ana babaları çağrıştıran, bir ülke görünümünde gözüktü, durdu.

        Beceriksiz, ufuksuz politikacılarımız vatandaşlarının hep veren ama istemeyen insanlar olmasını istedi. (Seçme, seçilme istemesin, yatırımını Türkiye’ye yapsın, tatilini burada geçirsin) Avrupa Türklerinin yaşadığd coğrafyayı bir seçim bölgesi olarak görmedi, yapmadı.

         Asıl mesele göçmenliğin özündedir. Asıl sorumlular göç alan ve göç veren ülkelerin yetkilileridir. Almanya ise Türk toplumuna elli yıl önceki gözle bakıyor. Türk deyince akıllarına işciler ve mülteciler geşiyor. 3. 4. kuşaktaki değişimi göremiyorlar, görmek istemiyorlar. Türkiye Anavatanım, Almanya babavatanım diyen burada doğmuş, büyümüş nesillere hala yerel seçimlerde bile seçme seçilme hakkı vermiyorlar. Almanya’da, Almanca’dan sonra en çok kullanılan anadil Türkçedir. Türkler Almanya’nın etnik azınlığıdır. Anadil dersleri sınıf geçmeyi etkileyecek şekilde verilmeli ve mecburi olmalıdır. Seçmeli ikinci yabancı diller arasına katılmalıdır.

        Yaklaşık üç bin Alman Firması Türkiye’de yatırım yapmakta ve bu sayı her geçen gün artmaktadır. Binlerce firma Türkiye’den her türlü ürünü ithal etmekte ve Türkiye’ye ihracat yapmaktadır. Almanya’da şube açan, yatırım yapan Türk firmalarının sayısı ise sürekli aartmaktadır. Dolayısıyla Almanca’nın yanında iyi Türkçe bilen gençlerimizin ileride iş bulma şansları yükselmede, artmaktadır.

        Dünyada en büyük ikinci din (mensupları sayısınca) olan islam

Almanya’da henüz resmi olarak  kabül edilmemektedir. Okullarda

verilen islam Kültürü dersleri, islam Din Dersi olarak  verilmeli, Anadil

öğretimini engellememeli, yerini almamalı, birbirinin alternatifiymiş

gibi gösterilmemelidir. Dünyada yerleşik milyonlarca Türkiye

menşeli göçmenin dününü bugününü, yarınını araştıran

meselelerine uygulanabilir çözüm önerileri  geliştiren <<

 ihtisas enstitüsü>>  yada <<Araştırma ve uygulama merkezi>>

kurulmalıdır.

        Doğumla kazanılan Alman vatandaşlığı torunlarımızın Alman

olarak büyümesini sağlayacaktır. Onları yüreği Türkiye için de

atan iyi birer Alman vatandaşı olarak  yetiştirmeliyiz 

        Olumsuzluklar, imkansızlıklar, zorluklar aşılmak içindir. Bu problemlerle

Savaşmaz, bunları bahane olarak görür ve gösterirsek başarılı

olamayız. İlerleme, gelişme, değişme gerçekleşmez. Önemli olan

azim disiplin var olan fırsat ve imkanları iyi değerlendirmektir.

 

        Dışlanmaya karşı sevgiyle,

        Baskılara karşı dirençle,

        Korkulara karşı cesaretle,

        Irkcılığa karşı bilği ve şuurla çalışacağız.

    

        Bizleri burada birbirimize bağlayacak olan şey ortak

geleceğimizdir. Bu sağlanırsa belli bir süre sonra ortak geçmişimi

 oluşacaktır.

Şair: Gönül gurbet ele gitme

         Ya gelinir, ya gelinmez

Diyordu. Bende diyorum ki:

<<Her göçten bir medeniyet doğar>> inşallah.

 

Rahmi Koca